Yükleniyor...

Göğüs Cerrahisi Alanında Dünyada Olup da Türkiye'de Olmayan Bir Şey Yoktur

Göğüs Cerrahisi ihtisasına başladığım 06 Şubat 1987 günü sabahı hastaneye gidişim daha dün gibi aklımda olsa da o zamandan bugüne çok uzun zaman geçti. Acı-tatlı, binlerce anıyla dolu uzun yıllar. Bir cerrah, bir doktor ve bir insan olarak tüm birikimlerimi böyle bir sayfada dile getirmek mümkün değil elbet. Ama çok değerli insanlardan çok değerli bilgiler edindim. Bu bilgileri son harfine kadar yazmaya gayret edeceğim.

Özellikle 1950’li yıllarda İstanbul’da gelişen göğüs cerrahi deneyiminin ilk tuğlalarını koyan büyük cerrahlarla birlikte çalışmış, o insanların asistanlığını yapmış değerli hocalarımız bizlere, benim kuşağım cerrahlara birikimlerini aktarmak için büyük çaba sarf ettiler. Biraz onlara da vefa borcumu ödemiş olurum.

İhtisasımızın ilk yılları bugün neredeyse hiç karşılaşmadığımız problemlerle, hemen hiç yapmadığımız ameliyatları öğrenmeye çalışmakla geçti. Ben ve benim gibi cerrahlar, bu süreçte göğüs cerrahisinin başlangıç yıllarında yapılan ameliyatları ve kullanılan eski teknikleri öğrendik.

Kütüphanede aile büyüklerinden kalan o eski kitaplar gibi değerli bilgiler edindik. O bilgi ve deneyim sayesinde yeni teknikleri, yeni yaklaşımları ve yeni cihazların rollerini daha iyi kavradığımı düşünüyorum. Tabii, burada yeni derken, uzmanlık dalının 30 yıldan fazla zamanda değiştiği ve geliştiği tüm süreci kastediyorum. Bu süreci yakalayabilmek için bir ameliyat seyretmek için birkaç saatliğine yurtdışına gidiş-geliş veya yılı aşan bir sürede ülkeye gelmeden orada çalışmaya varan değişik formatlarda sayısız kere dünyanın her köşesine gitmişliğim var.

Ama şimdi rahatlıkla (uzmanlık dalındaki pek çok arkadaşımla birlikte) söyleyebilirim ki, göğüs cerrahisi alanında dünyada olup da Türkiye’de olmayan bir şey yoktur. Bir uzmanlık dalının böylesine gelişmesine katkıda bulunmak, bu sürecin en içindeki kişilerden biri olmak profesyonel yaşamımda en çok iftihar ettiğim konudur.

Saygılarımla,
CA Kutlu